DİĞER
"Sahaflar Kitabı, tanıdığım, dost olduğum sahaflarla yapılan sohbetler ve Bayezit’teki eski Sahaflar Çarşısı ile ilgili anıların toplandığı bir yapıt. Okurken bütün ömrüm gözümün önünden geçti, özellikle eski “Sahaflar Çarşısı” ile ilgili hatıralarım canlandı. Eski kitaplar ve eski 'mecânin-i kütüp' dostlar kafamda bir bir canlandı ve uzun süre bu hatıralarla baş başa kaldım.”
"Bir meseleler geçidi, listesi ya da yığma roman değil Kozalak. Bilakis, bunlar üzerine düşünen, okuyan, araştıran bir yazarın düşündüğü, beraber düşünmeye, öğrenmeye davet ettiği bir roman izlenimi uyandırıyor okurda. Poz kesmiyor. Temsile, sözcülüğe soyunmuyor."
“Erkek egemenliğinin yapıları çok sağlamdır zaten, o yüzden feminist mücadele bu kadar zorludur. Öte yandan feminizmin yapabildiklerini görünce, surda gedik(ler) açmanın zevkine varabilirsiniz! İradenin iyimserliği bu değilse nedir?”
"Aslında çok açıkça, bir kente gidememenin hikâyesini yazmayı istiyordum. Kısmen fiziki, kısmen duygusal engellerle bir kente gidememek kadar, diyelim, yıkıcı tüm işaretlere ve hafızaya rağmen o kente gitmekten geri duramamak ya da gitmeye mecbur olmak, birbirine denk bir şiddeti içeriyor. Bir başka yaklaşımla da, mekânın kendisini bir hafıza mekânına dönüştürmek; kenti, mahalleyi ya da evi… Ve orada yaşamayı sürdürmek."
“Bir balığı yaşatmak için akvaryum. Bir bitkiyi yaşatmak için sera. Peki bir bahçeyi yaşatmak için?”
“Kuyudaki Taş, asıl niyetini belli etmeden izleyenleri deliliğin içine bırakıveriyor. Sinema ve kültür tarihine, deliliğin/akıllılığın sınırlarına, bunları ayrıştırma çabasına bıyık altından gülen bir belgesel katılmış oldu böylece.”
"Deneysel metinleri okumak bana hem edebi olarak keyif veriyor hem de düşünme biçimimi zenginleştiriyor. Hele de bugün, yazının anlamı bu kadar değişmişken, yani matbu olmanın ötesinde, dijital mecrada da yazı kendine ciddi bir alan bulmuşken neden denenmesin ki? Ama burada başka bir problem var. Deneysellik içerisinde hikâyenin kendisini kaybetmek..."
Şehrin Göbeğini Bulamıyorum!, Galiba Hışırdıyorum! ve Topur’daki Dünya gibi çocuk kitaplarının yazarı Sema Aslan, yetişkinlerin daha fazla çocuk kitabı okuması, çocukların da yetişkinlerin kitap raflarında dolaşabilmesi gerektiği kanısında...
Şiirsel sıfatı, düzyazıya olduğu kadar, şiire de hakaret gibi gelir bana. Sema Kaygusuz'un hâli, dili, yazmadan öncesinde de şiirlidir ve biliyoruz ki ona açık olan, gören, isteyen için şiir her yerdedir...
Sema Kaygusuz'un metinlerinde canlı, cansız her bir varlıkla heteronormatif ve insan merkezindeki ekoloji reddediliyor ve yazar, anlatıcı; motif ve metaforlar aracılığıyla efsane, mit, masal ve bellek örüntülerinden faydalanıyor
Kuvvet Lordoğlu'nun yayına hazırladığı Akademisyenlerden KHK Öyküleri, Barış İçin Akademisyenler'in öykülerinden oluşuyor. Lordoğlu, Filiz Arıöz ve Ferda Fahrioğlu Akın, sürece ve kitaba dair sorularımızı yanıtladı...
Romanın kahramanlarından bazıları, ülkede yaşanmış ve yarası hâlâ kanayan olaylardan tanıyacağımız kişiler. Motel sakinleri dâhil hepimizin yüzünde, ülkemizin ve dünyanın geçmişinde açılmış yaraların izleri var...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.